Rusya’nın Putin’li Yılları
Rusya Federasyonu’nun ihracatının yaklaşık olarak %70’ni teşkil eden enerji ve ham madde kaynaklarının dünya piyasalarında fiyatlarının yüksek düzeyde bulunmasının yanısıra, özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in göreve gelmesiyle birlikte Rus toplumunda bilinç sürecinin başladığı ve Rusya’da siyasi istikrarın sağlandığı görülmektedir. Söz konusu bu unsurlar, Rusya’nın ekonomik gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. NitEkim, Putin'le birlikte Rusya’ya sosyal ve siyasi istikrar gelmeye başlamiş olması nedeniyle Rus seçmenleri geçtiğimiz Mart ayında yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde Putin’i büyük çoğunlukla ikinci kez devlet başkanlığı görevine getirdi.
Putin göreve gelir gelmez ilk iş olarak, rubleyi kontrollü dalgalanmaya bırakırakarak, sıkı para politikasına geçti. Devletin harcamaları azalmaya, yükselişe geçen petrol fiyatlarıyla birlikte de, Rusya'nın dış borçlarının hızla ödenmeye başladı. İçinde bulunduğumuz yıllarda Rusya'nın dış ticaret fazlası 60 milyar dolarlar seviyesine gelirken, %7 büyüyen bir ekonomisi var. Nitekim, Putin'in süresi boyunca, Rus ekonomisi %36 oranında büyüme göstermiştir. 2002 yılında %3,7 oranında büyüme gösteren sanayi üretimi %6,9’u 2003 yılında olmak üzere, son dört yılda %30 oranında artmıştır. 2003 yılında %12,5 oranında artış kaydedilen ana sermaye yatırımlarının son dört yıl artışı %150 civarındadır. Rus vatandaşlarınının reel gelirlerinin %12,5’i 2003 yılında olmak üzere, anılan süre zarfında toplam % 60 oranında artmıştır. İşgücü üretkenliğinin yılda ortalama olarak %14 civarında artması ekonomik gelişmeyi tetikleyen unsurların arasında ilk sıralarda yer almaktadır. İşgücü üretgenliği, 1996-2002 arasında telekomüniskasyon alanında %107, tarımda % 48, inşaat sektöründe % 42 oranında artış göstermiştir.
Putin döneminde uygulanmaya başlanan vergi indirimleri sayesinde, 1998'de %50 olan kayıtdışı ekonominin payının 2004 yılına gelindiğinde %35’in altına indiği görülmektedir. Vergi indirimleri, halkın banka ve finans kurumlarından tüketici kredileri kullanmaya başlamaları ve reel gelir artışı dolayısıyla Rus vatandaşlarının harcanabilir geliri Putin döneminde yaklaşık olarak iki kat artarak, 1350 dolar seviyesinin üzerine çıkdığı görülmektedir.
Putin’li yıllarda Rusya bütçesinin fazla vermesi olağan hale gelmiştir. Rusya’nın altın/döviz rezervleri 2003 yılında toplam 17 milyar dolar dış borç ödemesi yapılmasına rağmen 2004 yılında son dört yılda altı kat kadar artarak 80 milyar doların üzerine çıkmıştır. (8 Ekim 2004 tarihi itibarıyla 98,3 milyar dolar)
Yine, sonyıllarda ilk defa Rus hükümetinin enflasyon ile ilgili tahminleri doğru çıkmış, enflasyon oranı 2003 yılında % 12’e inmiştir. Önceden, Rusya’dan sermaye çıkışı büyük rakamlarla ifade edilirken, (2000 yılında sermaye çıkışı 24-25 milyar dolardı) 2003 yılında hissedilir ölçüde inmişti. Ancak, 8 milyar dolarlık kişisel servetiyle Amerikan Forbes Dergisi tarafından Rusya’nın en zengin iş adamı seçilen Yukos’un yönetim kurulu başkanı Mihail Hodorkovski’nin Ekim 2003'te ihalelere usulsüzlük karıştırmak, vergi kaçırmak ve zimmetine 1 milyar dolar geçirmek suçlarından tutuklanması ve Yukos davası Rusya’ya yatırım yapmayı düşünen yabancıların Rus iş ortamına ve mülkiyet hakları duyulan güveni olumsuz yönde etkileyen en somut gelişme olmuştur. NitEkim, bu durum Rusya’nın uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından verilen kredi notunu da olumsuz etkilediği belirtilirken, Rus şirketlerinin uluslararası finans piyasalarında kredi notlarının düşürülmesine neden olduğu görülmektedir. Rusya Uluslar Arası Ticaret Odası Rusya Milli Komitesi Genel Sekreteri Tatyana Monegen 2004 Eylül ayında düzenlenen Rusya’dan sermaye kaçışı konulu uluslar arası konferansta yaptığı konuşmada: “2004 yılının ilk yarısında Rusya’dan sermaye çıkışının 9-10 milyar dolar ile 2003 yılı rakamlarını şimdiden yakaladığını yıl sonu itibarıyla Rusya’dan sermaye çıkışının 17 milyar dolara ulaşabileceğini” açıkladı. Rusya dışına illegal yollardan sermaye çıkışının yeniden artmasına neden olarak Yukos Davası gösteriliyor.
Eylül ayının başında Kuzey Osetya’da gerçekleştirilen okul baskını sonrası “Terörizmle Daha Etkili Mücadele'' Kararnamesini çıkarmasının hemen ardından Putin Rusya’nın son yıllardaki en radikal politik reformuna hazırlanıyor. Söz konusu reform ana hatlarıyla yönetimi merkezileştirmek ve iktidarı tek elde toplamak amacıyla; federasyonu oluşturan 89 özerk cumhuriyet, bölge ve birimin valileri de dahil olmak üzere, bölge yöneticilerinin halkın oylarıyla seçilmelerinin yerine merkezden atanmasını ve parlamentonun nispi seçim sistemiyle belirlenmesi ön görüyor.
Rusya’nın göz ardı edilmemesi gereken bir diğer yüzü de nüfusunun yaklaşık olarak %20,6’sını teşkil eden 30 milyon kişinin hala yoksulluk sınırı içinde yaşadığı gerçeğidir. Nitekim, geçtiğimiz günlerde çıkarılan Sosyal Reform Yasası, yoksulluk sınırı içinde yaşayan kesim için büyük mali sıkıntılar doğrucak gibi. Anılan yasa ile, ücretsiz şehiriçi telefon görüşmeleri, emekli, savaş muharipleri ve özürlülere ilaç, protez gibi ücretsiz sağlık hizmetleri de artık paralı hale getiriliyor.
Rusya Ekonomisine Toplu Bir Bakış
Başlıca Ekonomik Göstergeler
Rusya'da Üretim
Rusya Tüketici Piyasası